Mayıs 13, 2009

müphem



benim cenahımdan hakkından fazlasını almış durumda...
fazla uğraşıyor benle bu kelime.

her konuya en uygun başlık, kendisi oluyor.
az kaldı, adım da müphem olacak;
çoğul müphemlerdeyim zira,
müphem bir ordu gibi,
hayaletvari edalarımdan geçilmiyor.

neden?
çünkü şartlar öyle...eh...

müphemin yankılanışı neyse,
kendimi o yankının içinde bulduğumu iddia edebilirim,
duvardan duvara, ses duvarından karadeliklerin olay ufkuna çarpıp bana dönen şeylerin yankısı ordu şeklinde...
neden o ufuktan, kara deliğin içine doğru süzülüp gitmediler sorusuyla güçlenip çoğalarak...

müphem bir ordu gibi virütik şekilde yayılıyorum soru sorabildiğim
herbir kenar'a,
sinebiliyorum muğlaklığın pik yaptığı halimle
köşeye ve bucağa...
soramadıklarım ve sorulamayanlar ise birer birer siliniyor...

yeni bir şey değil bu durum, sputniki yeniden fırlatmıyorum.
bir çeşit lanet de denebilir.
umarım kısa ömürlü,
şu çağda yaşanılan her şey gibi
tek kullanımlıktır da
kullanım süresi sündüğü için bana öyle geliyordur
ve umarım dualarıma tersinirdir:
başka sözüm yok o'na...

söze gelecek birşeyler lazım,
"ah işte, işbu evrak hayali düzlemde kendinizi alakalı sandığınız her şeyle aslında ne kadar da alakasız olduğunuzun belgesidir,
sayın bilmişlikten kırılan cehenneme
arz olunur!"
tipinde bir mektup bekliyorum ivediyle,
eh gelmiyor...
müphemliğin kaşıntısından kurdeşen döküp öleyazmadan
ya her şey hiç olsun
ya hep...
yûnus demiş ya
"sen derviş olamazsın" diye
evet,
ben derviş olamam...
sabrım tahammülsüzlüğün kanatlarında...

Blog Listem

İzleyiciler

Hakkımda

Fotoğrafım
bu bâb toprak ahvâlini beyan eder/ki tabiatı soğuk ve kurudur...