Aralık 11, 2008

şaka

yine dönüp varıyor bir şeyler yoluma,
yine çıktım derken batıyorum günaha...
yine köpürterek giyindiğim denizlerime ekleniyor bir yenisi daha...
bir oyun gibi başlayıp ilahi bir kar gibi yağıyor kızıl damarlarıma...
ahh yok mu bu öldüren, bu çürüten, bu her daim aşık eden beyazlık...
tertemiz us-suzluk...

zamanın parçalanışı ya da virane ruhlar iklimi...
yine parça parça...kaderli lanet ya da lanetli kader ikileminden çıkarsanması gereken hallerle birlikte yine kapımda,
yine...
elini uzatıp kalbimi okşayan bu varlık med cezir gibi...ve varlığın varoluşu bir oyunun başlangıcından sanki...bu yüzden korkuyorum...
süzemiyorum...
gelişlerinde bereket, gidişlerinde çöllerin birikmesi...içinden yeşil parlak nehirlerin aktığı koyu kıvamlı mağaraların ihtişamı ve korkutuculuğu...bi oyun arası mı dengenin vücud bulması mı...
yardım dilenen her bir zerreme bir cevap istiyorum, çok, biliyorum...

köpüren bu gökyüzü denizi, köpüren yıldızların doğuşu ölüm gibi...
elimi uzatınca varamadığım o sabit mesafe...
kalbimden çıkıp, dallanıp, çoğalıp bükülmeden kalan,
her dalın ucunda nefes aralıklarıma meyveye duran, nefeslerimi saklayan bu ağaç yine yeşermeye başlıyor:
şaka ...
şaka olmalı...
yine şakasını yapmalı...mı...

kabar kabar kabarıp gülmeye durarken ağlayan bu bakışın kör noktası ve
mışıl mışıl mışıldarken hayalin orta yerindeyken göçük altında kalış çok tanıdık ve tahammül edilemez bir aralıktan söylüyor ilahiyane şarkısını...

duymak istiyorum ama eklemsiz dallarımın uçlarında birikip beni bulamayan nefeslerim izin vermiyor buna...
tüm yaşam belirtileri aynı mesafe uzaklığında...
yine...
şaka...

Hiç yorum yok:

Blog Listem

İzleyiciler

Hakkımda

Fotoğrafım
bu bâb toprak ahvâlini beyan eder/ki tabiatı soğuk ve kurudur...