Nisan 26, 2009

beyazlık

bir nefes,
bir sus...
ömrü ne kadar uzun
ya da kısa
bilinmeyen bu husus
ona mahsus...
söze gelmeyen...
sabrın nefesini doldurduğu yelkeniyle
susmaların daim müşterisi...

baştan ayağa bir gariplik,
yeryüzündeki tüm ömürlere değmek için çırpınan bir tazelik...

her güneşliliğin başlangıcıyla,
her sabahın doğuşuyla
örselenen aşk yapraklarının yerine tomurcuğa duran...
kuruyanları da saklayan...

kilitli maske
ipek kozası

haykırış
ve dahi
lâl oluş...

nice haksız göz yağmuruma ağladığım
en gerçek ağıt...

o kadar sahiciyken,
elimin kurtulamadığı soyut boyalarımdan süzülen en somut...
en bitişin en nihayetsiz başlangıcı gibi;
sarkacın iki ucundaki iki soluklanma aralığı,
iki göç ediş...

gözümün değdiği en somutluktaki en soylu soyut...
rüya gibi,
korkuyorum...
nece bir rüya?
konuşamıyorum...

Hiç yorum yok:

Blog Listem

İzleyiciler

Hakkımda

Fotoğrafım
bu bâb toprak ahvâlini beyan eder/ki tabiatı soğuk ve kurudur...